Knidos Datça
Datça
merkezine girmeden, tabelalar sizi Eski Knidos kazı alanına
yönlendiriyor. Tabelaları takip ederek yazlık sitelerin
yanından geçiyoruz. Büyük bir tabela Eski Knidos
planını ve bilgilerini içeriyor. Arabadan burada
ayrılıyoruz ve deniz kıyısına doğru 50 m. kadar yürüyoruz.
Kazı alanı karşımıza çıkıyor. Bu alan yeni kazıların
yapıldığı yer. Buranın 50 m. kadar doğusunda bir kısmı çatıyla
korunmuş daha eski kazı alanı yer alıyor.Datça merkezden
yürüyerek gitmek mümkün. 2 Km.
Konutlar,
MÖ. VI.yy. da kullanılmaya başlanmış. MÖ. IV.yy
ortalarında büyük oranda terk edilmiş. Knidos'ta yaşamın
başlangıcı da bu tarihlere denk geliyor. Eski Knidos sakinleri,
Knidos'a taşınmışlar.Knidos ilk olarak bu gün Eski
Knidos/Burgaz diye anılan yerde yani Datça'da,
Peloponnessos'tan gelen Dorlar tarafından kuruldu. Herodotos,
kolonicilerin Sparta'dan geldiğini yazar. Bazı antik kaynaklar ise
kentin kuruluşunu Argoslu kahraman Triopas'a maleder .En eski
Knidos izleri MÖ. VII. yy. a gidiyor.MÖ. 545 yıllarında,
Pers komutanı Harpagos'a karşı, Datça yarımadasının doğu
ucunda kanal açıp ülkelerini ada haline getirmek
istedilerse de başarırlı olamadılar. Kentlerini direnmeden teslim
ettiler.V. yy. da Delos Deniz Birliğine üyedir.MÖ.394
yılında, Atinalı amiral Konon, Spartalıları Knidos açıklarında
yenilgiye uğratır.MÖ. 387 yılındaki Kral Barışı ile Pers
egemenliğine girdi. MÖ.360 yıllarında Eski Knidos (Datça)
kentinden, Bu gün Tekir Burnu denilen yere taşındılar. Yeni
Knidos düzenli bir planlamayla inşa edildi. Hippodamos
planlı.MÖ. 334 yılında B. İskender'e direnmeden teslim
oldular.MÖ.129 yılında Roma Eyalet sınırlarına dahil
oldu.İmparatorluk Döneminde, özgür kent
durumundaydı.St. POUL, Knidos'a gelmiştir.Hıristiyanlık Döneminde,
küçük bir kasaba ve piskoposluk merkeziydi. Bu
dönemde 5 kilise ve bir şapel yapıldı.6. ve 7. yüzyıllardaki
arap akınları ve korsan saldırıları kentin sonunu hazırladı ve
tamamıyla terk edildi. Kalanlar, 8. yy. da tekrar geldiklere yere
Eski Knidos'a göçtüler.
Geride
kalanlar; keramik, şarap, zeytiyağı işliklerini işletmeğe,
tarımsal faaliyetlerini yürütmeye, liman depolarını
kullanmaya devam etmişler. Apollon Tapınağı, Datça -
Marmaris yolu kenarında. Datça'yı 5-6 Km. geride bırakınca,
yolun soluna dikkat ederek yola devam edersek, büyük taş
bloklarla yapılmış temonos duvarlarını görürüz.
Arabanızı park edip 5-6 m. yürüyerek etrafı tel örğüyle
çevrili tapınak alanına ulaşırsınız.
Hellenistik
Ev ( Yamaç Evler) Orjinali iki katlıydı. Duvarları
kerpiçtendir. Bu yüzden, hava şartlarından korunması
için çatıyla koruma altına alındı. Üst kat
duvarları, MÖ. II. yy. ait renkli fresk ve stuccolarla
süslenmişti. Bu süslemeler restore edilmiş olup, Bodrum
Müzesinde sergilenmektedir.
APHRODİTE
HEYKELİ ve TAPINAĞI
Aphrodite,
güzellik ve aşk tanrıçası. Latincesi VENÜS.
Amerelikalı
Prof. Iris Love tarafından 1969 yılı kazılarında bulundu. Yuvarlak
tapınağın çapı 17,30 m. dir. 18 sütun tapınağı
çevreliyordu. Doğusunda dört basamakla çıkılan
girişi ve dörtgen planlı altarı yer alır. Batısında ve
doğusunda, son yıllarda bir takım odalar ortaya çıkarıldı.
Bunların tapınak hazinesinin korunduğu odalar, rahip ve misafir
odaları olduğu tahmin ediliyor. Bu alanda bir Omphalos taşı ve
Dionysos yazıtı ele geçti.

MÖ.IV.
yy. Elausis yortu günü. Ülkenin her yanından gelen
20 bin kişi plaja toplanmıştı. Aphrodite rahibesi PHRYNE ağır ağır
dalgalara doğru ilerledi. Kuşağını çözdü. İç
çamaşırları dahil giysilerini teker teker çıkarıp
kumsala attı. Saçlarını açıp omuzlarına dağıttı.
Denize girdi... Seyredenler arasında bulunan ünlü
heykeltıraş Praksiteles, bu olağanüstü güzellik
karşısında büyülendi. Bu rahibe, Aphrodite'nin ta
kendisiydi. Ve kararını verdi. Bu güzelliği ölümsüz
kılacaktı.
Praksiteles'in
Paros mermerinden yaptığı Aphrodite heykelini Knidoslular satın
aldılar., Şimdi görülebilen yuvarlak tapınağa
yerleştirdiler. Tapınağın, heykelin görülebilmesi için
iki yönde kapısı vardı. Böylece heykel hem önden,
hem arkadan görülebiliyordu.Knidos Aphrodite'sinin bir
eli cinsel organını kaparken diğer eli havlu tutuyordu. Yani
çırılçıplak, banyodan yeni çıkmış olarak
tasvir edilmişi. Yapılmış ilk çıplak kadın heykelidir. O
tarihe kadar yalnız erkek heykelleri çıplak yapılıyordu.
Dünyanın en güzel eseri kabul ediliyordu. Denizcilere
şans getirdiğine inanılırdı.Tanrıçaya, evlenecek olanlar
bir çift kumru hediye ederlerdi. Plinius'un dediğine göre,
pek çok insan sırf bu heykeli görebilmek için
Knidos'a gitmişti. Bithynia kralı Nikomedes, heykele karşılık,
bütün borçlarını ödemeyi önermiş ama
Knidoslular bu teklifi reddetmişlerdir.
Antik
çağda, beğenilen heykelleri kopyalarını yapmak modaydı.
Knidos Aphrodite'sinin, Antik Çağda yapılmış 53 kopyası
halen değişik müzelerde sergileniyor. En önemlileri;Vatikan
Müzesi, Paris Louvre Müzesi, Münih Müzesinde
sergileniyor.
1969
yılında Aphrodite Tapınağını bulup ortaya çıkaran,
Amerikalı Ark. Iris Love, heykelin başını British Museumda
bulduğunu ileri sürdü ama ispatlayamadı. Tapınağın
yakınlarında, heykelin gri mermerden kaidesini de buldu. Yine bu
alanda doğal boydan daha uzun, başsız bir kadın heykeli daha
buldu. Ören yeri müzesinde sergileniyor.Antik bir yazar,
Heykelin, İmparator Theodosius tarafından İstanbul'a Lausos
Sarayına aldırıldığını ve 475 yangınında yok olduğunu yazar. Bu
ifade inandırıcı değildir. Bunun kopyası da olabileceği iddia
ediliyor. Tapınak alanında çok sayıda pişmiş figürin
ele geçirildi. Yüzlercesinin üzerinde, erotik ve
pornografik tasvirler yer alıyor. Bu figürinlerden Lucian
yazılarında baseder.
Yine
Lukianos'un EROTİKA "Aşk Öyküleri" isimli
kitap, Knidos'a yapılan bir gezinin hikayesini anlatır. "Kutsal
alandaki mis kokulu güzel bahçelerden geçtikten
sonra tapınağa girerler. Heykelin güzelliği karşısında
büyülenirler. Heykelin arkasını da görmek için
tapınağın arkasına dolanırlar. Onlara yaşlı bir kadın, kilitli
kapıyı açar. Heykelin arkası da önü kadar
mükemmeldir. Tanrıçanın kalçasının iç
tarafında bir leke vardır. Aralarında konuşurlar; Heykeltıraş
mermerin lekesini ne de dahice gizlemiş. Yaşlı kadın hayır der.
Düşündüğünüz gibi değil. Ve lekenin
hikayesini anlatır; Bir zamanlar tanrıçaya aşık bir genç
yaşardı. Her gününü akşama kadar tapınakta
geçirirdi. Bir gün tapınakta saklanıp, kapılar
kapanınca içerde kalmayı başarmış. Sabah olduğunda
anlaşılmış ki genç tanrıçayla sevişti. İşte bu leke
o sevişmenin izidir."
Knidos
Afrodit'i, canlı bir insanın tıpa tıp kopyasıydı. Aslı, Phyrine
isimli bir Afrodit rahibesiydi. Tarihçi Athenaus'un
yazdığına göre; Phryne birini öldürmek zorunda
kalmıştı. Mahkemede rahibeyi avukat Heperides savunuyordu. Avukat
savunmasının bir yerinde Phrine'nin gerdanını ve göğsünü
örten giysiyi yırttı ve ""Bu güzelliği nasıl
ölüme mahkum edebilirsiniz!... "dedi.
EKONOMİ
Knidos,
kan yapan, sindirime yardımcı olan şarapları ve sirkesiyle
ünlüydü. Yunanistan'dan Mısır'a, kuzey Karadeniz
kıyıların değin ihraç ediliyordu.Şarap üretimine bağlı
olarak, Amphora üretimi çok gelişmişti. Amphoralara
basılan Knidos mühürü, kare içinde yer alan
gemi pruvasıdır. Datça'nın çeşitli yerlerinde,
Amphora kırıklarından oluşan tepeler vardır.MS. I. Yy. dan
itibaren bir seramik türü olan, ünlü
kabartmalı Oinophoros kaplar burada üretilmiş ve antik
dünyanın çeşitli merkezlerine ihraç edilmiştir.
Tuzlu lahana denen bitkinin en iyisi burada yetişirdi. Strabon,
Knidos'un ünlü incirlerinden bahseder.Soğanı çok
meşhurdu.Bir zamanlar nüfusu 40 bin e ulaşan kent. Geçiminin
büyük bölümünü deniz ticareti ve
denizden sağlıyordu.
Yukarı
tiyatro :Bu
Hellenistik tiyatro MÖ. IV. Yy.a tarihlenir. 20 bin
kişiliktir. İyi korunmamıştır. Doğu tarafı tamamen yıkıktır.
AŞAĞI
TİYATRO :35
oturma sıralı, 5 bin seyirci kapasitelidir. Hellenistik Tiyarro
özelliklerini gösterir. Orkestra, ve cavea yarım
daireden fazladır. Paradosların üstü örtülü
değildir. Hellenistik Devre tarihlenen Vomitorimların cavea
çıkışları, tonozlu üst yapıya sahip olmaları
ilginçtir. Kemer kullanımının Romadan önce de var
olduğunun ispatıdır. Aynı tekniği IV.yy.a tarihlenen kanalizasyon
sistemlerinde de kullanmışlardır. Oturma sıraları beyaz mermerden
yapılıdır. Arka sıralarda ise kireç taşı kullanılmıştır.Üç
kapılı sahne binası, nişler içindeki, heykellerle
süslenmişti. Bazı heykelleri ele geçti.
PROPYLON
:Aşınmış
eşiği in situ durumda görülebilir.
GYMNASIUM
:Araştırmalarını
yabancı arkeologlar yapıyor
KORİNT
TAPINAĞI :Tamamı
beyaz mermerden Korint düzeninde inşa edilmiştir. İnce bir
zevkin ürünüdür. Ölçüler
15x9,20 m. dir. Yüksek podyum üzerine Prostylos
planlıdır. Pronaosta 4, Opisthodomosda 2 sütun bulunur. İç
duvarlar Plastrlarla süslüdür. Ön alınlıkta,
kabartma kalkan figürü bulunur. MS. 2. yy.a tarihlenir.
Mimari Stratos'dur. Hangi tanrıya adandığı bilinmemekle beraber,
kazı başkanı Prof. Ramazan Özgan, Aphrodite Tapınağının bu
olduğuna dair tahminler ileri sürmektedir
BOULEUTERION
:Günümüze
oturma sıralarının temelleri gelebilmiştir.
DOR
STOASI :114x14
m. ölçülerinde, beyaz mermerden inşa edilmiştir.
Hellenistik Döneme tarihlenir. Bu sütunlu hol, henüz
yeterince araştırılmamıştır.
GÜNEŞ
SAATİ :Blok
mermerden yapılmıştır. MÖ. IV. yy.a tarihlenir.
DIONYSOS
TAPINAĞI :Hemen
tüm parçaları, üzerine yapılan kilisede
kullanıldı.
APOLLON
TAPINAĞI :19x11m.
ölçülerinde, in antis planlıdır. Sonraki
zamanlarda üzerine yapılar inşa edilmiştir.TAPINAĞIN SUNAĞI
daha iyi korunmuştur. 11,20x6,70 m. ölçülerindedir.
MÖ. 2. yy.a tarihlenir. Üç tarafı beyaz mermerden
kabartmalı frizlerle çevriliydi. İki friz bloğu sunağın
üzerinde duruyor. Figürlü olanlar Marmaris
Müzesinde sergileniyor. Apollon Karneios yazıtlı bokları
bulundu.Karneios şenlikleri 9 gün sürer, sonunda
festival çadırlarında şenlik yemeği verilirdi.Sunağın
kuzeyinde bir mağara ve su kaynağı bulunur.

Bulunular
ışığında, Geometrik döneme kadar iniyor. Arkaik Çağ
duvarları da günümüze ulaşmış. MÖ. VI.yy.da
alanı genişletilip değişikliğe uğruyor. Mimari yapısında Dor Stili
uygalanıyor. Üç krepisli sunak ekleniyor. Bu döneme
ait epikrafik malzeme el geçti. Tapınak alanında, yakın
zamanlara kadar akan kutsal suyu ve kutsal mağarası bulunuyor. Ele
geçen adak eşyalarından, tapınağa çok önem
verildiğini görüyoruz. Antik Çağın her ülkesinden
gelmiş adak eşyaları ele geçti. İtalya, Libya, Suriye,
Mısır, Babil, Etrürya, Yunanistan'dan gelen çok özenli
yapılmış adak eşyaları, Marmaris Müzesinde sergileniyor.
Etkisi Bizans Çağında da devam ediyor. Hıristiyanlık
döneminde yapılmış iki evreli kilise kalıntıları da günümüze
ulaşmış.MS. 6.- 7. yy.lardaki Arap akınları neticesinde, tamamen
önemini kaybediyor.
DOR
TAPINAĞI/PEMBE TAPINAK
:Dor
düzeninde 23x13,5 m. ölçülerinde inşa
edilmiş, peripteral planlıdır. Sonraları kiliseye çevrildi.
HELLENİSTİK
STOA :Stoa,
Liman Cad. ile Tiyatro Cad. arasında yer alır. 130 m.
uzunluktadır. Halen 27 odası ortaya çıkarıldı. Odaların
arka duvrlarının arkasında bir duvar daha görülür.
Yukarı teraslardan gelen yağmur suları, bu iki duvar arasundan bir
yolla denize veriliyordu. Böylece yağmur sularının binalara
zarar vermeden tahliyessi yapılıyordu. Örnekleri Ephesos ve
Nysa Kütüphanelerinde de görülür.Stoa,
Hellenistik Döneme tarihleniyor. Erken Roma Çağında
tadilattan geçirildi. Stoa'nın bir odası mermer kaplı ve
içinde yazıtlı heykel kaideleri ile vatanseverliğiyle
anılan Aristokleidas'ın mermer heykeli ele geçti. Duvarlara
bitişik yapılmış mermer bankları bulunuyor. Bu özel odanın,
stoanın sponsoruna ithaf edildiği sanılıyor. Aynı zamanda Stoa
yöneticisinin odası olması ihtimali de var. Dükkanların
önünde Korint başlıklar taşıyan,5 m. yüksekliğinde
yivsiz sütun dizisi yapılmıştır. Stoa pek çok yapı
evresi görmüştür. Dükkanların dış cepheleri,
renkli mermer levhalar ve opus sectila ile kaplıydı. S. 3. yy.da
bir yangınla tamamen yıkıldı. Knidos'lu ünlü mimar
Sostratos'un eseri olduğu tahmin ediliyor. Lucian'ın "Erotes"
adlı kitabındaki iki arkadaş, Aphrodite'yi görmeye gitmeden
önce, Sostratos'un revakları içinde gezinmişler ve
burada satılan erotik tasvirli hatıra eşyalarına gülmüşlerdi.
Stoa kazılarında güldükleri tasvirlerden bol miktarda
bulundu.
NEKROPOL
:Antik
dünyanın en büyük Nekropol alanın burada bulunuyor.
6 Km.lik geniş bir alana yayılmıştır. Farklı tipli mezar yapıları
görülür. Oda mezarlar, büyük tip çok
odalı aile mezarları, kubbeli mezarlar, kaya mezarları, toprağa
kazılmış mezarlar, vs, vs, Ch. Berns tarafından envanter
çalışmaları yapılmaktadır.
GENELEV
KALINTILARI :Liman
kentlerinde rastlanılan genelev burada da ortaya çıktı.

LİMANLAR
:Ticaret
Limanı (Soldaki büyük olan) Her iki yanında
dalgakıranlarla korunuyordu. Kalıntıları halen görülür.
Bu liman Antik Çağda olduğu gibi günümüzde
de teknelerle dolup taşıyor.Askeri Liman (Sağdaki küçük
olan) Strabon, "Çift limanlı Knidos'un, biri açık
diğeri içine 20 trireme (üç kürekli savaş
gemisi) alabilecek ve ağzı zincirle kapatılabilen iki limanı
vardır." der. En dar yerinde karşılıklı iki kontrol kulesi
bulunur. Yarımada tarafındaki oldukça korunmuştur.
Liman
Caddesi, Küçük Limanın yanında başlayıp,
Doğu-batı Caddesiyle kesiştiği Propyleionda biitiyor. Propyleionda
görülen merdivenler, Liman Caddesinin sonudur. Cadde,
büyük taş bloklarla kaplı olup 5-6 m. genişliğindedir.
Sağlı sollu heykel kaidelerinden, caddenin heykellerle süslü
olduğu anlaşılır. Heykel kaidelerindeki yazıtlardan, ait olduğu
kişiyi öğreniyoruz. Cadde ve Nypheion, MÖ. IV. yy.a
tarihleniyor.Nympheion iç duvarlarında ele geçen
kalın sıva tabakası, su ile ilğili olduğunu gösteriyor. Bu
sıva su geçirmezlik sağlıyordu. Anıtsal Çeşmenin
yazıtları ele geçmiştir. Anıysal Çeşme, konik bir
çatıya sahipdi
KAP
KRİO (DEVE BOYNU) :Kuzey
ve kuzeybatısında kulelerle güçlendirilmiş ve adanın 3
te 2 sini çevreleyen sur duvarları bulunur. Adanın
teraslanmış bölümlerinde 3. ve 2. yy. a tarihlenen
yapılar ve kanalizasyon sistemi bulunur. MÖ. IV. yy. - MS. 5.
yy. arası yerleşim görmüştür.Burada yerleşimin bir
yangınla son bulduğu anlaşılmıştır.
DEMETER
KUTSAL ALANI :Dik
bir yarın dibinde yer alır. Newton tarafından kazıldı. Oturan
Demeter heykelini burada buldu. Üç tarafı polygonal
teknikle örülmüş Temenos duvarıyla çevrilidir.
Olanın ortasında bulunan tapınaktan iz kalmamıştır. Demeter,
bereket tanrıçasıdır. Burada her ekim ayında üç
gün, o yılın bereketli geçmesi için
Thesmophoria şenlikleri yapılırdı. Bu şenliklere sadece evli
kadınlar katılabilirdi. İlk gün, tanrıçaya adaklar
kurban edilir, külleri gübre niyetine toprağa
karıştırıldı. 2. ve 3. günlerde, kadınlar çayırlarda
sere serpe otururlar, eğlenirler, birbirlerine yaptıkları kaba
saba şakalarla deşarj olurlardı.
MUSALAR
KUTSAL ALANI :Tiyatronun
doğusunda yukarı terasların birinde yer alır. Newton tarafından
kısmen kazıldığı dönemde, Musalara adak bir yazıt bulduğu
için bu isim verildi. Newton burada çok sayıda yarı
çıplak (Nymphe)heykeli buldu
SURLAR
VE KULELER :40
kuleyle desteklenen, 4 Km. uzunluğa sahip surun büyük
bölümü günümüze ulaşmıştır. MÖ.
IV. Yy.a tarihlenen surun kalınlığı 3-6 m. arasında değişir.
Genellikle Poligonal ve isodomik tekniklerle inşa edilmiş.
AKROPOL
:290
m. yüksektedir. Sur duvarları ve yapı kalıntıları görülür.
ASLANLI
MEZAR :Knidos'a
gelmeden 4 Km. önce, deniz kıyısında bir tepede yer alır.
(Knidos'tan bakılınca görülen ilk burun) Ulaşabilmek
özel gayret ister.Tapınak formlu bir mezar anıtıdır. Erken
Hellenistik döneme tarihlenir.Yekpare mermerden yapılmış 3 m.
boyunda, 1,5 tonluk aslan heykeli, Newton tarafından 1858 yılında
British Muzeuma götürüldü.Özel yol
yapıldı. Sahile 100 işçi 3 günde indirdi. Bindirildiği
saldan gemiye yüklenme uğraşısı bir ay sürdü.
Aslanlı Mezarın, Komutan Konan'a ait olduğu sanılıyor.
|